CAN YÜCEL / Nihal Bıkım
Öz geçmişini yazmayacağım Can Baba’nın. Dileyen ve merak eden arama motoruna yazar ve okur. Zaten aşağıdaki dizeler aslında Can Yücel’in bir anlamda öz geçmişidir.
Ben ömrümce muhalif yaşadim
Devletçe de menfi bi “tip” sayıldım.
Onun için kan gurubum
Rh negatif.
Can Yücel….Çok yönlü bir kişilik, çok yönlü bir edebiyatçı…Şiir gibi küfreden adam…Müthiş beyin, müthiş şair, çevirileri başka bir harika. Datça’da günebakan çiçekleri arasında yatan bir güzel adam. Birikim dergisinin Murat Belge, Ömer Laçiner ,Onat Kutlar’la birlikte 4.kurucusu. Çiçekli,böcekli sözler olmadan da şiir yazılabileceğini, küfürlü şiirin de estetik olabileceğini ispatlayan usta.
İnce zekası ve espri yeteneğiyle insanı şaşırtan çok değerli insan.
Can Yücel, satirik ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, sade dili ve kendine özgü buluşları ile dikkati çekti. Onun şiirlerindeki tema ; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda kendi hayatında yer tutan sevdiği insanlar vardır. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır.
BBC Türkçe Yayınlar Bölümü’nde spikerlik yaptığı yıllarda Nazım Hikmet ölür. Ve Nazım’ın öldüğü gün hiçbir şey yapmaz, görevlilere de ”ulan Nazım öldü be”diyerek cevap verir. Tüm gün Nazım okur, çeviri yapmaz, O gün BBC de Türkçe yayını yapılamaz ve Can Yücel boykot yaptı falan da denince istifa eder Türkiye’ye döner.
Adana’da cezaevinde kaldığı yıllarda gelen üzümleri uzunca süre bekleterek şarap yapar ve tüm koğuş sayesinde sarhoş olur. Deniz gezmişe yazdığı” Mare Nostrum (bizim Deniz) adlı şiiri unutulmayacak bir şiirdir.
MARE NOSTRUM
En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
Bunlar Can Yücel’den kısa anılar ama beni asıl ilgilendiren ve daha çok değer verdiğim özelliği onun çevirideki ustalığı. Zira şiir çevirisi,ses ahengini yakalaması ve kelimenin tam anlamıyla karşılığını verebilmesi açısından ustalık gerektiren bir alandır. Bana göre Türkiye Edebiyatında bu işi en iyi Can Yücel yapmıştır. Shakespeare’in o güzelim soneleri onun usta çevirisiyle yeniden can bulmuştur. Ünlü 66.Sone örneğin;
66.Sone
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
William SHAKESPEARE
Çeviri : Can YÜCEL
Günebakanların arasında ışıklar içinde uyumaya devam et güzel adam.