TERÖR İLE ARAYA MESAFE KOYMAK / Haluk TEKELİ
Son dönemlerde yazılı ve görsel basında seçimler ile ilgili işlenen ana temalardan biri PKK’nin silah bırakmaması ve HDP’nin terör ile arasına yeterli mesafe koymaması. Bu konu özellikle görsel medyada MHP sözcüleri tarafından sıkça dile getiriliyor ve seçim sonuçlarında ortaya çıkacak her durumda HDP ile asla görüşmeyeceklerini kırmızı çizgi olarak ifade ediyorlar.
MHP’nin bu görüşü kendi siyasi tutumudur, sonuçları onları ilgilendirir. Ancak ilginç bir şekilde kendisini demokrat olarak tanımlayan bir çok yurttaşımız da MHP gibi düşünmektedir. Üstelik HDP’ye oy vermenin ön koşulu olarak da sürekli terörle arasına mesafe koymasını dile getirmektedir. Bir çok insana doğru gibi gelen bu tutum acaba gerçek midir? Bir halk deyişi vardır, “dinime küfreden bari müslüman olsa”.
MHP hakkında 12 Eylül sonrası kapatma davası açılmış ve 220 MHP, Ülkü Ocakları Yöneticisi hakkında idam cezaları istenmiş, binlercesi uzun süreli hapis istemiyle yargılanmıştır. Memleketin yüz akı aydınların, sendikacıların, gençlerin kadınların ölümünden, kitle katliamlarına uzanan bir suç listesi iddianameye konu olmuştur. MHP liderliği 12 Eylül dönemini
“kendileri içeride, fikirleri iktidarda olarak” tanımlamışlar ve bu büyük dava zaman aşımından dolayı düşmüştür.
HDP seçim döneminde en çok binası yakılan, üye destekçileri en çok saldırıya uğrayan, mitingleri bombalanan, yöneticileri sürekli tehdit alan, sandık gözlemcileri, aktivistleri sürekli gözaltına alınan ve tutuklanan tek siyasi partidir. Bütün bunlara karşı sürekli barışı savunan, ateşkes talebini dile getiren, akan kanın durması için can pahasına direnen tek siyasal partidir. Memleketin en temel, yakıcı ve can alıcı sorunu olan Kürt sorununun siyasal çözümü için elinden ne geliyorsa yapmaktadır. Eksiği elbette vardır, yetmezliği elbette vardır. Ancak bu ülkede barış olacaksa bunun siyasal olarak zemini HDP olmadan nasıl olacaktır?
HDP binalarına saldırı, yakma girişimleri, insanlara linç uygulama terör tanımına girmiyor gibi. Öldürülen binlerce insan terör kurbanı olmuyor gibi. Yakılan köyler, yerlerinden edilen insanlar ne oluyor? Bu duruma yol açanlara kimse terör ile arasına mesafe koy demiyor nedense. Osmanlı Ocakları ile Ülkü Ocakları “sen yaktın, ben yaktım” diye tartışırken bunların hangi siyasal parti ile ilişkisi olduklarının önemi yok mudur?
Eğer Kürt sorunu silahsız, barış içinde, adil olarak çözülmek isteniyorsa bu konuda HDP’ye saldırmak yerine alan açmak gerekmez mi? Yıllar ve yıllarca siyasal alanda rakipsiz at oynatanlar, şimdi gerçek bir politik özne ile karşılaşınca hem terörün bütün araçlarını kullanmaya, hem de HDP’yi kriminalize etmeye çalışıyorlar. Bu algı yönetimi kabul edilemez. Evet terörle mesafe gereklidir. Ama en başta kamu gücü ile yapılan da içinde olmak üzere, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü üzerinde estirilen bütün baskı ve terör ile herkes arasına mesafe koymalıdır.
Category: Deneme, Köşe Yazıları, Yazın